Türk Çiftcisine Gemlik Kazığı,Hem De 1000 Yıllık Kazık

Türkiye, tarih boyunca Akdeniz ikliminin getirdiği avantajla birlikte, zeytin ve zeytinyağı üretiminde köklü bir geçmişe sahiptir. Ülkemizde resmi olarak tescillenmiş 93 zeytin çeşidi bulunmakta ve bu çeşitlilik, zeytincilikte büyük bir genetik zenginliği temsil etmektedir. Ancak, bu zenginliğe rağmen Türkiye’de zeytin yetiştiriciliği konusunda yapılan bazı tercihler, hem tarımsal hem de ekonomik anlamda ciddi sorunlara yol açmaktadır.

Bu tercihlerin başında, Gemlik zeytininin neredeyse tüm zeytin yetiştirilen bölgelere dikilmesi gelir. Gemlik, sofralık zeytin olarak kalitesiyle öne çıkan bir tür olsa da, her bölgeye uyum sağlamadığı gibi zeytinyağı kalitesi açısından da bazı kısıtlamalara sahiptir.

Türkiye'nin Zeytin Çeşit Zenginliği
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de tescillenmiş zeytin çeşitlerinin sayısı 90’ı aşmıştır. Bunların bir kısmı sofralık, bir kısmı yağlık, bir kısmı ise her iki amaçla da kullanılabilen çift amaçlı türlerdir. Örnek olarak:

Ayvalık (Edremit Yağlık): Düşük asitli, kaliteli zeytinyağı üretimi için idealdir.

Memecik: Yüksek verimli ve hem sofralık hem yağlık olarak değerlendirilebilir.

Uslu, Domat, Çekişte gibi birçok çeşit, bulundukları bölgelere özgü aroma ve asit dengesiyle dikkat çeker.

Bu çeşitlerin her biri, iklim, toprak yapısı ve coğrafi koşullara özel olarak evrimleşmiştir. Bu sebeple her bölgede yerel çeşitlerin teşvik edilmesi, zeytincilikte sürdürülebilirlik açısından hayati önem taşır.

Gemlik Zeytininin Yaygınlaştırılmasının Sorunları
Gemlik zeytini, Bursa’nın Gemlik ilçesinde yetişen, sofralık olarak tüketilen siyah zeytin türüdür. İnce kabuğu, küçük çekirdeği ve etli yapısıyla sofralık tüketim için çok uygundur. Ancak:

İklim Uyumsuzluğu: Gemlik, Marmara iklimine özgü bir türdür. Ege, Akdeniz veya Güneydoğu Anadolu’daki sıcak ve kurak yazlar Gemlik için uygun değildir. Bu durum, verim düşüklüğüne ve hastalık riskinin artmasına yol açar.

Zeytinyağı Kalitesi: Gemlik zeytininin yağ asit oranı yüksektir. Bu nedenle Gemlik’ten elde edilen zeytinyağları, dünya standartlarına göre “sızma” kategorisine girmekte zorlanır. Yani, sofralık olarak başarılı olan bu zeytin türü, kaliteli yağ üretiminde yetersiz kalmaktadır.

Yerel Çeşitlerin Göz Ardı Edilmesi: Gemlik’in aşırı teşviki, yerel zeytin çeşitlerinin geri planda kalmasına neden olmakta; genetik çeşitlilik kaybolma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır.

Dünya Zeytincilik Rekabeti ve Sızma Zeytinyağı Gerçeği
Günümüzde zeytincilik alanındaki uluslararası rekabet, sofralık zeytinden çok zeytinyağı kalitesi üzerine kurulmuştur. İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi ülkeler düşük asit oranına sahip, yüksek kaliteli sızma zeytinyağlarıyla dünya pazarında ciddi avantaj sağlamaktadır.

Sızma zeytinyağı, asit oranı %0.8’in altında olan, natürel, katkısız ve aromatik özelliklerini kaybetmemiş yağlardır. Bu kategoride yer almak, markalaşma ve ihracat açısından kritik bir başarı kriteridir.

Gemlik zeytiniyle yapılan üretimde bu standarda ulaşmak çoğu zaman mümkün olmadığından, Türkiye bu alanda potansiyelinin altında kalmaktadır.

Çözüm Önerileri
Bölgesel Çeşitlendirme Politikaları: Her bölgenin iklim ve toprak yapısına uygun zeytin türlerinin teşviki sağlanmalıdır.

Yağlık Türlerin Teşviki: Özellikle Memecik, Ayvalık, Nizip Yağlık gibi düşük asitli ve aromatik türlerin üretimi artırılmalıdır.

Eğitim ve Farkındalık: Çiftçilere yerel çeşitlerin önemi, sızma yağ üretiminin avantajları anlatılmalı; dikim tercihleri bilinçli hale getirilmelidir.

Genetik Koruma Programları: Nadir ve yerel çeşitler için koruma altına alınarak gen bankaları kurulmalı ve sürdürülebilir tarım desteklenmelidir.

Sonuç
Türkiye, zeytincilikte sahip olduğu potansiyeli ancak çeşitliliğine sahip çıkarak ve sızma zeytinyağı üretimine odaklanarak değerlendirebilir. Her bölgeye Gemlik dikmek, kısa vadeli bir çözüm gibi görünse de uzun vadede verim, kalite ve sürdürülebilirlik açısından ciddi sorunlara yol açacaktır.

Zeytin sadece bir tarım ürünü değil, aynı zamanda bir kültürdür. Bu kültürün korunması ve gelişmesi için yerel değerlerimize sahip çıkmalı, çeşitliliği desteklemeli ve dünya ile rekabet edecek kaliteyi hedeflemeliyiz.